Hükümet kendi eliyle kriz mi oluşturuyor?

Özellikle 31 Mart seçiminden sonra vatandaştan yediği tokatın tesirinden olsa gerek ki iktidar sahipleri ön düzeni bozulmuş araç misali kendini sağa sola çarpmaya devam ediyor.

Görünen odur ki bu dert onları pek iflah etmeyecektir. Yıllarca söyledikleri “beraber yürüdük bu yollara” şarkısının yerini “kendim ettim kendim buldum” şarkısı alacak galiba…

Hakkâri Belediye Başkanlığına kayyum atanması, sonrasında başkanın tutuklanması, hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi olayına çeşitli siyasi partiler ve hukukçular tarafından yorumlar yapılmaktadır.

Siyasetle uğraşan bir vatandaş olarak çok sayıda seçim işleriyle de yakından ilgilendim. Süreç hakkında bilgi verelim öncelikle: Aday olacak kimseden sabıka kaydı, ikametgâh, nüfus kayıt örneği diploma, askerlikle ilişkisi hakkında evrak istenir. Özellikle seçilmeye engel suçları olanları seçim kurulu iptal eder. Partiler de yerine başka aday belirler. Bu kadar açık olan süreçten sonra bazı yerlere kayyum atanması vatandaş olarak insanın kafasını karıştırıyor ve “hükümet kendi eliyle kriz mi çıkartıyor?” sorusunu getiriyor insanın aklına.

Her kesim kendi açısından olayı değerlendirirken Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, kişisel Youtube hesabından açıklama yaparken bu konuya da değindi ve kafamızda oluşan soruya cevap verdi. Dedi ki; “Hükümet kendi eliyle kriz oluşturuyor”

Hüseyin Baş’ın tespitleri söyle devam etti:

“Kayyum olayı Türkiye’de sürekli gündeme gelen bir durum. Ben terörle iltisaklı, teröre yakın hiç kimsenin bir belediyede olmasını bırak, sokakta gezmesini bile kabul etmem. Şimdi Türkiye’de özellikle bizim Güneydoğu bölgemizde nedense seçilmesinde engel görülmeyen kişiler aday oluyorlar, YSK bunları aday yapabiliyor sonra seçildikten sonra hükümet yargı yoluyla bunların görevden el çekmesine hükmediyor. Bakın tekrar ediyorum, terörle iltisaklı adamın zaten bırak seçmeyi seçilmeyi, yeri belli. Hükümet kendi eliyle kriz oluşturuyor, sorun burada. Hükümet önce buna müsaade ediyor- ki biliyor kim olduğu belli bunun, parti belli ve bu muhtemelen seçilecek- seçilme yeterliliği olmayan, seçilmemesi gereken bir kişiyi seçtiriyor bilinçli olarak sonra da gidiyor O’na kayyum atıyor. Böyle yapılınca dünya kamuoyunda Türkiye’ye hukuksuz bir devlet gözüyle bakılıyor. Bir belediyeye kayyum atanabilir mi? Hukuken atanabilir, bu zaten yaşanan bir durum. Peki, bir belediyeye kayyum atayarak toplumsal düzeni rahatsız eden ve dışarıdan bakıldığında demokrasiye, hakka, hukuka sığmayan şeyleri bir ülkenin yöneticisi yapabilir mi, buna zemin hazırlayabilir mi? Bu ülkesine apaçık bir itibar suikastıdır. Bizim yöneticilerimiz bizim ülkemize itibar suikastı yapıyor. Bu işin özeti budur. Ben olaya siyasi ve hukuki düzlemde bakıyorum ve diyorum ki ‘Sen kendi elinle kriz oluşturuyorsun ve 20 yıldır uluslararası kamuoyuna bu ülkede demokrasi olmadığına dair bir işaret fişeği atıp duruyorsun ve bu ülkeyi dış güçlerin sözde demokrasi müdahalesine açık hale getiriyorsun. Bu ülkene yaptığın bir itibar suikastıdır, bunu yapmaktan artık vazgeçin. Bir adamı belediye başkanı seçtirip sonra üzerine kayyum atayacaksan o adama YSK’dan seçilme onayı vermeyin. Onlar da bir başkasını aday göstersinler.”

Değerli dostlarım, BTP lideri Hüseyin Baş’ın bu tespitlerine vicdan sahibi bir Allah’ın kulu itiraz edemez. Her yaşanan olaydan sonra Sayın Hüseyin Baş’ın tespitlerini duyunda ısrarla tekrarladığım aynı sözü yine tekrarlıyorum ve bu gidişte sık sık da tekrar edeceğim. “Türk siyasetinin Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ve lideri Hüseyin Baş’a ihtiyacı var”

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …