Biz araştırmacıların sorumluluğu doğru bilgi paylaşımı ve okurlarımıza kendi öğrendiğimiz yol haritasını göstermektir.
Allah, Peygamberine dahi görevinin ancak tebliğ olduğunu emir buyurmuştur: “(Ey Resulüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.” (Nahl /82) Buyurduğuna göre bizim de tebliğden öte bir sorumluluğumuz yoktur.
Biz de Allah’ın “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran/ 104) emrini yerine getirmeye çalışıyoruz.
İnsanın ön yargısını değiştirmenin de zor olduğunun bilincindeyiz. Bilim adamlarının “İnsanın ön yargısını değiştirmek ona atasını kesmekten daha zordur.” Sözünü biliyoruz.
İmam Cafer Sadık Hazretlerinin “Kişinin kalbini harekete geçirmek, bir dağı harekete geçirmekten zordur” sözü yaşanmış bir gerçektir.
İnsanoğlu çok değişik evrelerden geçti. İlk çağlarda “dünya öküzün boynuzundadır” diye iddiada bulunanların “dünya yuvarlaktır” diyen bilim adamına neler yaptığını biliyoruz.
Gerek Gadir-i Hum’da İlan edilen Hz. Ali Aleyhisselamın hilafetini gerek başka konuda olsun daha önce bilmemek ayıp değildir.
Kişi edindiği bilgileri doğuştan elde etmiyor. Görerek, duyarak, okuyarak, sezerek, yaşayarak elde ediyor. Bu gerçekten yola çıkarak, konumuzun anlaşılması için ricam şudur: Çok önemli bir konu olan Gadir-i Hum meselesine ön yargı ve inkâr mantığıyla değil de anlamaya çalışmanızdır.
İnanın bu konu hakkında biz de bilgi sahibi değildik. İlk defa Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan duymak şansına sahip olduk. Sizler de bilmeyebilirsiniz, duymayabilirsiniz. Bu konu Peygamber efendimizin ahirete irtihalinden sonra bir milattır. İnsanlığın yolunun işaret taşlarıdır.
Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi’nin “Gadir-i Hum insanlığın yol haritasıdır” tespiti çok yerinde ve önemsenmesi gereken bir tespittir.
Yolunu bulmak isteyen “yol haritasına” göre davranır, aksi taktirde bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu çıkmazda, zifiri karanlıkta döner durur. Kafasını, gözünü, dağa taşa vurur, yanlış bir noktanın etrafında döner durur. Sonu cennet olması gereken yolu bulamaz ise cehennemin dibini boylamak gibi bir tehlikeyle karşılaşır.
Peygamberimiz kendinden sonra takip edilecek kimselerin Ehl-i Beyt ve kızı Fatıma’nın evlatlarından olan diğer imamlar olduğunu defalarca belirtmiş ve en son Gadir-i Hum’daki hutbede konuyu açıklığa kavuşturmuş, Ayet ve Hadisle teyit edilmiş bir konudur.
Konu hakkındaki ayet: “Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! (İnsanlara ulaştır) Eğer bunu yapmazsan O’nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez.” (Maide/67)
Gadir Hadisi: “Ben kimin Mevla’sı isem, Ali de onun Mevla’sıdır. Allah’ım! Onu seveni sev, O’na düşman olana düşman ol, O’na yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak”
Gadir-i Hum hutbesinden sonra da en son ayet olarak Maide suresinin 3. ayeti nazil olmuştur:
“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı beğendim” (Maide/3)” ayeti nazil oldu. (Devam edecek)
Uğur Kepekçi