Kur’an bize yeter mi? -2-

Kur’an, yaratılış gayemizin, kulluğun gereklerinin, Allah’ın mesajlarının bize sunulduğu; kudretinde kelamında hiçbir eksiklik olmayan, rehberimiz, hidayet kaynağımızdır. Kur’an bir bütündür ve kıyamete kadar herkese yetecek kabiliyet ve kudrettedir.

“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. (Enam /59)

“O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitabı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl, 16/89.)

“Kur’an bize yeter” sözünün sahiplerini, kaynak olarak gösterdikleri Kur’an yalanlamaktadır. Hatta Allah, Kur’an’da bu fikirde olanları tehdit etmektedir.

“Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kabul edip, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisâ, 4/65)

Muhkem (açık anlam içeren) ve müteşabih (anlamında sırlar gizlenen) diye adlandırılan ayetler vardır. Bu da kulun imtihan gereğidir. Bunu da yine bize Kur’an haber vermektedir:

“Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım ayetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır; diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Halbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” Âl-i İmrân /7)

Allah’ın peygamberlerine itiraz yeni değildir. Bütün peygamberler bu çileyi yaşamıştır. Çağdaşlarından pek azı iman etmiş, diğerleri hep onlara zulmetmiş, çoğu da şehit edilmiştir. Biz bunları da Kur’an’dan öğreniyoruz:

“İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelenler (ümmetler) birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.” Bakara / 253) (Devam edecek…)

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …