Zekât kurtuluşa vesiledir

Zekât, sosyal adaletin tahsisi, ruhun ve malın temizlenmesi yanında, layıkıyla görevini yerine getireni kurtuluşa sevk edeceği hakkında ilahi buyruklar vardır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Zekât eserinden bu konudaki bilgileri de paylaşmakta fayda vardır.

Mü’min Kur’ an’ da şöyle vasfediliyor:

Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir” (Mü’minun /1).

“Onlar ki, zekâtı verirler.” (Mü’minun /4).

Bu durumda zekât, imanın ispatı oluyor. Kurtuluşa ermeye de vesiledir. Gerçek manada kurtuluşa ermek Cennet’e ve Cemalullah’a nail olmakla olur. Cemâlullahı ise ancak temizlenenler müşahede edebilir. Zekât vermek, görünüşte malın noksanlaşmasına bir alamet zannedilse de gerçek böyle değildir. Nasıl ki, bir ağaç budandığında bir-iki yıl sonra daha cesametli büyür; zekât vermekle de servet budanır, artıkları atılır, bereketiyle sahibine teslim edilir.

Bir Hadis-i Şeriflerinde Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “Kulların sabaha çıktıkları hiçbir gün yoktur ki, iki melek inip biri, ‘Allah’ım! İnfak eden kimsenin infak ettiği malın yerine daha iyisini ver’, öbürü, ‘Allah’ım! İnfak etmeyip elinde tutanın (cimrinin) malına telef ver’ demesinler.”

Allah, zenginin servetinin içine, fakirin hakkını emanet etmiştir.

Enes’ten (radiyallahuanh) rivayetle;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Kıyamet Gününde fakirlerden dolayı zenginlerin vay hâline! Çünkü onlar şöyle diyeceklerdir: Ey Rabbimiz! Bu zenginler bize haksızlık ettiler. Bizim için onlara farz kıldığın hakkımızı vermediler.’ Allah Teâlâ da izzetim ve Celâl’im hakkı için, sizi (Cennet’ime) yaklaştıracağım, onları ise uzaklaştıracağım buyuracaktır.”

“Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) daha sonra, ‘Onların mallarında dilenen ve yoksul için belirli bir hak vardır’ (Mearic / 25) ayetini okudu.”

Ebu Hureyre’de rivayetle;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Malının zekâtını verdiğin zaman, üzerindeki borcunu ödemiş olursun.”

Zekât verilerek, emanet sahibine teslim edilmiş olur. Eğer sahibine teslim edilmezse, emanete hıyanet söz konusudur. Ayrıca, helâl olan mal, haram hale getirilmiş olur.

Hz. Aişe ‘den rivayetle;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Sadaka veya zekât, (verilmeyerek) karıştığı malı mutlaka bozar.” (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali Zekât, Sayfa 171-173).

Bu bilgiler ışığında önümüzdeki yol bellidir. Ya malımızı ve ruhumuzu temizleyecek olan zekâtı layığıyla hak sahibine vererek kurtuluşa ereceğiz; ya da hesap gününde utanılacak hâllere düşerek belki de cehenneme gireceğiz. Rabbim nefsimize uyup da yanlışa düşenlerden eylemesin.

Önerilen Makale

Güneş balçıkla sıvanmaz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir milli mücadeleyle bizlere üzerinde yaşayabileceğimiz bir …