Hicri 1446 yılımız kutlu olsun

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin 1446. yıl dönümünü idrak etmekteyiz. Dünya sahnesinde cereyan eden olaylar, insanlığın içinde bulunduğu durum, 1446 yıl önceki haliyle kıyaslandığında; yaşanan olaylar itibariyle hiç de birbirinden farksız değildir.

1446 yıl önce yaşanan “Hicret” hadisesi; ilahi hikmetlerinin yanında, insanlığın, insanca yaşayacak diyar bulmak adına yapılmıştır. Çağımız insanının da insanca yaşayacak hal ve diyar arayışı hala devam etmektedir. İnsanlık halinden memnun değil, huzurunu kaybetmiş, kimse geleceğinden emin olmadan yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Kan zulüm işkence, işgal ve cinayetler birbirini kovalamaktadır.

İnsanlık için barbarlığın ve hak tanımazlığın, ya da başkalarının haklarına en fazla tecavüz edildiği bir zaman diliminde hicret emri gelmiştir. Hicretle yeni bir yurt edinmek için birçok çaba sarf edilmiş, neticesinde Medine güvenli yer olarak tespit edilmiş, kafileler halinde hicret gerçekleştirilmiştir.

Hicret insanlık için yeni bir dönüm noktası olarak kabul edildiğinden, İslam âlemi bu kutlu olayı takvim başlangıcı olarak kabul etmiştir.

Hicretin fazileti Kur’an-ı Kerimde beyan edilmiştir. İlgi birkaç Ayeti Kerimeyi aktarmaya çalışalım;

“İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihat edenler; şüphesiz bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Bakara / 218)

“Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Nisa / 100)

Hicrete katılanlara “Muhacir”, onlara kucak açan ev sahipliği yapanlara da “Ensar” denilmiştir. “Muhacir” ve “Ensar” arasında öğle canı gönülden ilgi ve alaka yaşanmıştır ki onların samimiyet ve kardeşlikleri yine Kur’an-ı Kerimde övgüyle bahsedilmiştir;

“Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Haşr / 9)

Hicri yılın başlangıcı olan ay Muharrem ayıdır. İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayında yapılan ibadetler ve de tutulan oruçlar çok faziletlidir.

“Ramazan’dan sonra oruçların en faziletlisi, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.”(Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)

Hicretle meydana gelen kazanımların anlaşılabilmesi için menfaat beklemeden sırf Allah (cc) için yapılan bu olağanüstü fedakârlıkların mutlaka tefekkür edilmesi gerekmektedir. Böylece; her insanın hicretten nasibi olmalıdır. Rabbimiz hicretin sırrını kavramayı cümlemize nasip eylesin. Âmin.

Önerilen Makale

Güneş balçıkla sıvanmaz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir milli mücadeleyle bizlere üzerinde yaşayabileceğimiz bir …