İnsanlara bilgelik eden, çağ açan, çağ kapatandı.
Niçin yaratıldığını bilen, şuurlu bir hayat yaşayandı.
Sorunlar batağına düşen insanlığın, sorunlarına çareler bulandı.
Allah’ı zikir, şükür, tefekkür deryasında ömür sürendi.
Nereden geldiğini, nereye gideceğini bilendi.
Gençlerini, benim yıkılmaz kalem İcmal gençliğidir, diye övendi.
Örnek Türk beyefendisi ve hanımefendisini yetiştirmek için çabalayandı.
Ne AB ne ABD, tam Bağımsız Türkiye hedefini gösterendi.
Ülkesinin, hiçbir güç karşısında eğilmesini, sömürülmesini, istemeyendi.
Lozan, devletimizin ve milletimizin bağımsızlık tapusudur, fikrini dile getirendi.
Dini birliğimiz, milli birliğimizin teminatıdır, tespitiyle birliğimizi sağlayandı.
Ülkesini, Kâinat devleti yapmayı arzulayandı.
Rahatlık yüzü görmeyen, daima davasının çilesini çekendi.
Gel, ey kara sevdalı genç, hep seni özlüyorum diyerek, hasretle yanandı.
Özlediği genci, ölüm sende dirildi ölümsüz oldu ölüm, hitabıyla müjdeleyendi.
Ne kadar olumsuzluk olursa olsun, her zaman gönlümüzü ferahlatandı.
Ülkemizin kaynaklarıyla, kıyamete kadar herkese bakacağını, not düşendi.
Layık mıdır bu gaflet, dalalet, ayağa kalk, Türk milleti diye haykırandı
Haklı olun, Hakla olun, Hakka emanet olun, diyerek Hakkı öğütleyendi.
Allah’a vuslatın, ibadetle mümkün olduğu sırrına erendi.
Yaradılış sırrını, kulluğun gayesini, insanlara en güzel anlatandı.
Dünyasını ahiret için yaşayan, daima Allah yolunda koşandı.
Allah’tan başka kimseden korkmayan, kimseden çekinmeyendi.
Rabbinin rahmetine, merhametine, yardımına, güvenendi.
Bakışlarındaki ferasetle ufukları delen, yarınları sezendi.
Allah’ın nuru ile bakan, baktığını gören, öteleri seyredendi.
Şahitti dünyanın yalan olduğuna, bu dünyaya meyletmeyendi.
Halkın hanesinde huzur, bereket olsun, diye ellerini uzatandı.
Ocağında aşı, cebinde maaşı, karın doyuran bir işi, olsun diye uğraşandı.
Cahillik eden halk, uzattığı elini görmezden gelse de o asla vazgeçmeyendi.
Allah’ın yarattığı kaynaklar sınırsızdır, diyerek kavgayı bitirendi.
Mal, mülk için kavgaya gerek yok, kaynaklar herkese yeter diyerek barıştırandı.
Irak, yakın demeden, İkinci Kuvva-yi Milliye meşalesini her yerde yakandı.
Zalimin zulmünden, Nemrut’un ateşinden korkmazdı, O İbrahim olandı.
Gök kubbe çadırım, güneş bayrağımdır diyen, Oğuz’un hayalini taşıyandı.
Ölmez fikirleri, yıkılmaz hayalleri, paha biçilmez eserleri ortaya koyandı.
Ne kadar zorluk ne kadar çile görse de Hak bildiği yoldan dönmeyendi.
Lakin, dost bildikleri ona yanlış yapınca, en çok üzülendi.
Üzüntü, keder, dert, çile O’nun yoldaşı, O ise Allah’a sevdalanandı.
Maksadı Allah’ın rızası olana, çilenin uğrayacağını sezen ve sezdirendi.
Ülkemin, her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış, mukaddestir, diyendi.
Zeki ve çalışkan olan milletin, gaflet uykusunda olduğunu söyleyendi.
Duasıyla, Türk milletinin derin uykudan uyanması için Rabbine yalvarandı.
Eninde sonunda, milletin çözüm için kapısını çalacağını, haber verendi
Ya istiklal ya ölüm fermanını haykıran, Atatürk’ün yolundan ayrılmayandı.
Al bayrak için can verenlerin, vatanın tapusu olduğuna, inanandı.
Şehitlerin ölmediği, Rableri katında rızıklandığı buyruğunu hatırlatandı.
Issız kalınca tenhalarda, Rabbinin sevda deryasına dalandı.
Yaşamı boyunca dertlilerin dermanı, muhtaçlar için sığınılandı.
Oluş sırrına muhatap olanların, ölümsüzlük sırrına ereceğini bildirendi.
Rabbinin katına varmak için ölümün bir diriliş olduğunu fark edendi.
Doç.Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi-Uğur Kepekçi